Koşul; Conflict, development pressures, and global climate change threaten this historic site.
Mağusa Suriçi’nin en büyük ve önemli eseridir. Lüzinyan döneminin başyapıtı sayılır. Fransa’nın Reims şehrindeki katedralden esinlendiği söylenir. Bugün Namık Kemal Meydanı olarak bilinen kent merkezinin doğusunda yer alan yapının inşaatına 1298 yılında başlandığı, aralıklarla devam edip 1320 yıllarında bitirildiği yazmaktadır. Mimari anlamda gotik olarak nitelendirilmektedir. Sivri uzun elemanları, kaburga tonozlu çatısı, yüksek dikey pencereleri, kuzey ve güneyindeki altışar uçar payandası, türünün tipik öğeleri olarak sayılmaktadır. İnşaatının bir ara durmasıyla ortaya çıkan sorunu, Fransız piskopos Baldwin Lambert topladığı parayla çözmüş ve inşaata devam edilmiştir. Baldwin bu çabasının kanıtını güney cephesindeki bir payandaya kazıyarak ebedileştirmiştir. Üç apsis,üç nefli katedralin kaburga tonozlu çatı içindeki ve duvarlarındaki işlemeler, yüksek pencerelerin zarifliği, batı cephesindeki ince taş işçiliği, gargoyleler (su gideri olarak yapılan küçük heykeller/çörten), Orta kapının üstündeki gül desenli yuvarlak pencerenin vitray bezemeleri, gotik sanatın ileri özellikleri olarak dikkat çekmektedir. Zamanla yapıya kuzey ve güneyden küçük şapeller eklenmiştir. Ayrıca güney tarafına Latin tacirler tarafından loca eklenmiş, katedral cami olarak kullanılırken burası şadırvan olarak değerlendirilmiş, günümüzde cenaze törenlerinin mekanı olmuştur. Musalla taşı ve arkasındaki yerdeki sütunların Salamis’ten getirildiği sanılmaktadır. Osmanlı fethinden sonra adet olduğu üzere, kentin en büyük yapısı Camiye çevrilmiştir. Bunun için kuzeybatı kulesine minare eklenmiş, içine mihrap ve minber yapılarak İslami ibadete açılmıştır. Uzun süre Küçük Ayasofya olarak anılan yapı 1954 yılında Lala Mustafa Paşa Camii adını almıştır. 1735 yılındaki büyük depremde zarar gören, çatısı çöken bina onarılmış, minaresi 1930 yılında özgün mimarisine uygun olarak yenilenmiştir. İbadete açık olduğu için bakımlı kalan yapı, günümüze kadar birçok defa tamirat ve bakım görmüştür. En değerli parçası olduğu Namık Kemal Meydanı’nın çeperindeki diğer kültürel miras öğeleriyle bir çok olaya tanık olmuştur.1373 yılına kadar Luzinyan kralları Kıbrıs ve Kudüs krallık taçlarını bu meydanda törenle takmış, Lüzinyan döneminin son kraliçesi olan Caterina Cornaro da tacını 1489 yılında Venedik güçlerine burada devretmiştir.